İçindekiler
Ali Kuşçu’nun yaşamı ve bilimsel eserleri, edebiyat dünyasıyla yakından ilgilenen kişilerin en çok merak ettikleri konular arasında yer almaktadır. Ali Kuşçu, 15. yüzyılın başlarında doğduğu tahmin edilen, astronomi ve matematik alanlarında çok önemli çalışmalara imza atmış Türk bilim insanıdır.
Ali Kuşçu, kendi döneminde bilim alanında çok büyük saygı gören bir kişiliktir. Ünlü Türk bilgini Uluğ Bey’in yanında çalışarak ondan matematik alanında çok önemli dersler alan Ali Kuşçu, hocasının Semerkant’ta öldürülmesinin ardından güvenlik gerekçesiyle bu kentten ayrılmıştır. Bu yazımızda ünlü Türk bilim insanı, matematikçi ve astrolog Ali Kuşçu hakkında merak ettiğiniz tüm detayları bulabilirsiniz.
Ali Kuşçu, Semerkant’tan ayrıldıktan sonra Akkoyunlu devletinin hükümdarı olan Uzun Hasan’ın hizmetine girmiştir. Bir süre sonra Uzun Hasan tarafından Fatih Sultan Mehmet’e elçi olarak gönderilen Ali Kuşçu, bu görevini tamamlamasının ardından Tebriz’e dönerek yaşamına burada devam etmek istemiştir. Ancak Fatih Sultan Mehmet’in kendisine özel davet göndermesinin ardından yeniden İstanbul’a gelmiştir. Ali Kuşçu, ömrünün son iki yılını İstanbul’da Osmanlı Devleti’nin bilim alanında ilerlemesine adıyarak geçirmiş ve 1474 yılında dünyadan ayrılmıştır.
Ali Kuşçu’nun Hayatı
Ali Kuşçu’nun yaşamı hakkında önemli tarihi kaynaklara bakıldığında, bilime adanmış bir ömür görülmektedir. Gerçekten döneminin en önemli matematik ve astronomi bilginlerinden biri olarak nitelendirilen Ali Kuşçu, bu alanlarda derin bilgisiyle çevresine ve çağa ışık tutmuştur. Zamanının en ünlü bilim adamı olan Kadızade-i Rumi tarafından ilk eğitimini tamamladıktan sonra Uluğ Bey’in asistanı olarak görev yapmıştır.
Kadızade’nin vefatından sonra Semerkant ilinde bulunan Gözlemevi’nin yöneticisi olarak görev yapmaya başlamıştır. Atamasının ardından Ali Kuşçu’nun Semerkant kentinde geçirdiği yıllar, 15. yüzyılın en önemli bilim merkezlerinden biri olarak görülmektedir. Ali Kuşçu’nun araştırmalarını yapabileceği hem sosyolojik hem de politik ortama sahip olan Semerkant, İslam coğrafyasının da matematik ve astronomide altın çağlarını yaşamasında etkili olmuştur.
Ali Kuşçu, asistanı olarak görev yaptığı Uluğ Bey’e ayın devreleri ve aşamaları hakkında bir tez olan Risale-i Hallül Eşkali Kamer adlı ilk yazılı eserini sunmuştur. Çalışmalarına devam eden Ali Kuşçu ve Uluğ Bey, yıldızlar kataloğu olan dönemin en önemli eseri, Zic-i Uluğ Bey / Zic-i Sultani üzerinde ortak çalışma yapmıştır. Bu süreçte Ali Kuşçu, gök cisimleri ile dünya arasındaki mesafelerin ölçülmesi ve hesaplamasına yönelik çalışmalar gerçekleştirmiştir.
1449 yılında Uluğ Bey’in kendi oğlu tarafından katledilmesinin ardından, Ali Kuşçu’da kendi yaşamını tehdit altında bulmuştur. Semerkant’ta bulunan Gözlemevi’nde çalışmayı bırakarak kenti terk eden Ali Kuşçu, İran’da bulunan Tebriz’e yerleşerek burada sakin bir hayat yaşamaya başlamıştır.
Ancak bir süre sonra Akkoyunlu Devleti’nin hükümdarı olan Uzun Hasan, kendisini himayesi altına alarak, İstanbul’un genç fatihi 2. Mehmed (Fatih Sultan Mehmet) ile kendisi arasında iyi niyet elçisi görevine atadı. Bu görevi severek kabul eden Ali Kuşçu, uzun yıllar boyunca Uzun Hasan ile Fatih arasındaki iletişimi sağladı ve elçilik görevini yerine getirmek için İstanbul’a gelip yerleşti.
Ali Kuşçu ve İstanbul Yılları
Ali Kuşçu’nun İstanbul’daki günleri, şok bir karşılanmayla başladı. Dönemin padişahı Fatih tarafından beklediğinden daha büyük bir ilgiyle karşılanan Ali Kuşçu, Sultan’ın pozitif bilimlerle yakından ilgili olmasını da memnuniyetle kabul etti. Fatih, Ali Kuşçu’dan İstanbul’da kalıp medreselerde eğitmenlik yaparak gençleri eğitmesini istedi.
Osmanlı Devleti’nin 15. ve 16. yıllarında eğitim ve bilim kurumları olarak kabul gören medreselerin gelişiminde, bilimsel ve kültürel yaşamın artışında çok önemli bir yeri bulunmaktadır. Fatih döneminde kurulan medreseler, topluma siyasi istikrarla birlikte ekonomik açıdan da fayda sağlamıştır. Çünkü bu yenilikçi ve pozitif bilimlere yakın ortamı gören İslam dünyasının en başarılı alimleri de İstanbul’a gelip eğitim vermeye ikna edilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet döneminde matematik alanı ile birlikte aritmetik, geometri, cebir, astronomi, klasik fizik, ilahi felsefe, doğa bilimleri, Kur’an tefsileri gibi çalışmalar birlikte öğretilmektedir. Fatih Sultan Mehmet’in kişiliği ve eğitime karşı verdiği önem, bölgedeki bilimsel çalışmaların hız kazanıp gelişmesinde de büyük rol oynamıştır. Dini – felsefi çalışmalara ve tartışmalara büyük ilgi duyan padişah, bu bilimsel ortamda Ali Kuşçu’ya da önemli görevler vermiştir. Çünkü Sultan’ın kurduğu medreselerde eğitimci olma teklifi Ali Kuşçu tarafından büyük bir onur olarak kabul edilmiştir.
Ali Kuşçu’nun Yetiştirdiği Alimler ve Ölümü
Ali Kuşçu’nun çalışmaları, matematik ve astronomi alanında yoğunlaşmıştır. İstanbul’da kendi okulunu kuran Ali Kuşçu, bu okulda verdiği eğitimlerle Osmanlı Devleti’nde pozitif bilimlerde etkili olan önemli alimleri yetiştirmeyi başarmıştır. Bu alimler arasında;
- Sinaneddin Yusuf,
- Molla Sarı Lütfü,
- Kıvameddin Kasım,
- Hafız Mehmed ibn Ali ve
- Seydi Ali Reis
gibi ünlü ve parlak alimler bulunmaktadır. Ali Kuşçu 15. yüzyılda, Osmanlı İmparatorluğu tarihinde yeni bir bilimsel gelişim döneminin ilk adımlarının atılmasını sağlamıştır.
Bilim alanında ciddi ilerlemelerin kaydedildiği bu parlak dönem beklenmeyen bir şekilde son bulmuştur. Çünkü 1974 yılında Ali Kuşçu’nun beklenmedik ölümü çalışmaların da yarım kalmasına sebep olmuştur. Ali Kuşçu vefatından önce sadece 2 yıl Osmanlı Devleti’nde bilim yapıp çalışabilme imkanına sahip olabilmiştir.
Ali Kuşçu’nun Eserleri
Ali Kuşçu’nun bilim dünyasına kazandırdığı eserler, günümüzde bile matematik ve astronomi alanında ilgi çekici bir seviyeye sahiptir. Genel olarak sıralamak gerekirse, Ali Kuşçu’nun hem Semerkant’ta hem de Osmanlı İmparatorluğu’nda yaptığı bilimsel çalışmalar döneminde yazdığı önemli eserlerinden bazıları şunlardır:
- Risalet-i fi’l Heye
- Risalet-i fi’l Hisab
- Risalet-i Muhammediye
- Risalet-i Fethiye
- Risâle fî Halli Eşkâli Mu’addili’l-Kamer li’l-Mesîr
- Şerh-i Zîc-i Uluğ Bey
- Risâle fî Asli’l-Hâric Yumkin fî’s-Sufliyyeyn
- Şerh ’ale’t-Tuhfeti’ş-Şâhiyye fî’l-Hey’
- Risâle der ‘İlm-i Hey’
- El-Fethiyye fî ‘İlmi’l-Hey’e
- Risâle fî Halli Eşkâli’l-Kamer
Bu önemli eserlerin dışında Ali Kuşçu’nun matematik alanında bilim dünyasına kazandırdığı önemli eserleri arasında Er-Risâletu’l- Muhammediyye fî’l-Hey’e ve Risâle der ‘İlm-i Hisâb bulunmaktadır.
Matematik ve astronomi alanları dışında uzunca bir süre İslam hukuku ve İslam felsefesi hakkında da eserler sunan Ali Kuşçu, bu eserleriyle İslam’ın pozitif bilimlerde altın çağlarını yaşadığı dönemlerdeki gibi bir etki yaratmıştır. Ali Kuşçu’nun bu alanlarda kaleme aldığı eserlerinin başında; Eş-Şerhu’l-Cedîd ‘ale’t-Tecrîd ve Hâşiye ‘ale’t-Telvîh yer almaktadır. Ali Kuşçu’nun diğer eser verdiği pozitif bilim alanları ile eserlerinin adları şu şekilde kayıtlara geçmiştir:
- Mekanik aletler ile ilgili eserleri: Et-Tezkîre fî Âlâti’r-Ruhâniyye
- Dil bilimi ve hitabet hakkındaki eserleri:
- Şerhu’r-Risâleti’l-Vad’iyye
- El-İfsâh
- El-‘Unkûdu’z-Zevâhir fî Nazmi’l-Cevâhir
- Şerhu’ş-Şafiye
- Risâle fî Beyani Vad’i’l-Mufredât
- Fâ’ide li-Tahkîki Lâmi’t-Ta’rîf
- Risâle mâ Ene Kultu
- Risâle fî’l-Hamd
- Risâle fî ‘İlmi’l-Me’ânî
- Risâle fî Bahsi’l-Mufred
- Risâle fî’l-Fenni’s-Sânî min ‘İlmi’l-Beyân
- Tefsîru’l-Bakara ve Âli ‘İmrân
- Risâle fî’l-İsti’âre
Dönemin bilim dünyasına damgasını vuran ve yazarının ünlü matematikçi – astrolog Ali Kuşçu olduğu iddia edilen başka eserler de bulunmaktadır. Fakat Ali Kuşçu’ya atfedilen bu eserlerin kopyalarının doğrulanmadığı bilinmektedir. Bu eserlerden bazıları şunlardır:
- Târîhu Ayasofya,
- Tefsîru’z-Zehraveyn,
- Mahbûbu’l-Hamâ’il,
- Risâle fî Mevdû’ati’l-‘Ulûm,
- Meserretu’l-Kulûb fî Def’i’l-Kurûb.
“Eğer evren dönmüyorsa, ben ölüyüm demektir.” şeklinde astronomi alanında ünlü bir sözü de bulunan Ali Kuşçu, Osmanlı Devleti’nin bilimsel bağlamda gelişmesine büyük katkıları ve emekleri olan ünlü bir bilim insanıdır.