İçindekiler
1908’den itibaren etkisini gösteren Ulusçuluk Akımı, II. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte her alanda olduğu gibi edebiyatta da etkisini göstermiştir. Bununla birlikte “Milli Edebiyat” akımı ile milli ve ulusal değerlere yönelim ilkesi başlamıştır.
1911 yılında Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem ve Ziya Gökalp’in yayımladıkları “Genç Kalemler” dergisi ile başlayan akım, kısa bir süreden sonra değişik sanat anlayışları olan sanatçıların da ilgisini çekerek saygın konuma gelmiştir.
Yazarlar sade ve arı bir dille yazdıkları eserlerde, yurt sorunlarını ve ulusal değerleri göz önüne çıkarma amacı gütmüşlerdir. Çoğunlukla roman ve öykü alanlarında Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Refik Halit Karay Milli Edebiyat akımının en güzel örneklerini verdiler. Bu dönemde hem Milli Edebiyat akımı altında toplanan hem de farklı dünya görüşleri ve şiir anlayışları olan şairler de vardır.
Nitekim akımın temel özelliklerini barındıran hece ölçüsünün yerine aruz ölçüsü ile İstiklal Marşı’mızı yazan Mehmet Akif Ersoy toplumsal konulara yönelerek gerçekçi bir tutum sergilemiştir. Gelenekçi ve Osmanlıcı olan Yahya Kemal Beyatlı, yenilik, bilgi içeren ve klasik bir şiir anlayışı geliştirmiştir. Ahmet Haşim ise egemen ideolojileri yok sayarak simgeci ve izlenimci bir anlayış ile “Saf Şiir”i benimsemiştir. Uzun süreler boyunca devam eden hece ve aruz ölçüsü tartışmaları bu akım ile sonlanmıştır. Artık Türkçe yazılan şiirlere uygun olmayan aruz ölçüsü yerine hece ölçüsünü kullananlar büyük rağbet göstermiştir. Bu akımla birlikte Milli konular daha çok işlenmeye başlamıştır.
Çoğunlukla Türk insanı, Anadolu ve köylü karakterler konu olmaya başlayarak Türk halkı ve Anadolu’nun kesimlerinde çok sayıda gözlemlerden yararlanılmıştır. Hikaye, şiir, roman, eleştiri, deneme, tiyatro, makale vb. birçok türde gelişmeler yaşandı. Eski anlayışlara yönelik yapılan en büyük eleştirilerden biri olan batıya körü körüne bağlı olup taklit etme durumu bu dönem ile birlikte değişmiştir. Bireysel sanat anlayışı değişerek toplumsal sanat anlayışı yerini alarak egemen olmuştur. Mizah kavramı da bu dönemde büyük gelişme göstermiştir.
Milli Edebiyat Döneminde Üslup ve Dil

“Genç Kalemler” dergisinin yazarları, tamamıyla milli olan bir edebiyatın, dilin millileştirilmesi ile olacağına inanmışlardır. Fecriati’cileri ve Edebiyatı Cedide’cileri Osmanlıca yani Farsça ve Arapça ‘nın etkisinde kaldıkları gerekçesi ile suçlayıp “Yeni Lisan” adını verdikleri yeni dönem ile davalarının arkasında durmaya çalıştılar.
İstiklal Marşının Yazılması
Aynı dönemde Maarif Vekili olan Hamdullah Suphi Bey’in desteğiyle açılan İstiklal Marşı yarışmasına katılan Mehmet Akif Ersoy, genel kültür ve akademik anlamda sahip olduğu becerisi ile yarışmayı 724 şiir arasından kazanmıştır. 18 Mart 1921 yılında kabul edilen şiir, Osman Zeki Üngör tarafından 1924 yılında bestelenerek, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Marşı” olarak ilan edilmiştir. Bu yarışmadan 500 lira kazanan Mehmet Akif Ersoy, ödülü kabul etmeyip büyüklük göstererek Türk Ordusu’na armağan etmiştir.